Nov 17, 2014

Yine mi güzeliz, yine mi çiçek?

Yine mi güzeliz, yine mi çiçek? Uzun zamandır yazmayı düşündüğüm bu konuda, ÇarkMag’de giriş niteliğinde bir yazı yazan Hayat’a öncelikle teşekkürler.
 
Konumuz güzellik, güzellik yarışmaları, güzel kadınlar… Değil! Konumuz kadınlar. Öldürülen trans kadınlar. Her gün müşteri dayağı yiyip “çirkinleşen” orospular. Konumuz “kadına en az benzeyen çirkin kadınlar”. Ağdasını yapmamış, epilasyonu yarım kalmış, penisi olan kadınlar...

 
Sylvia Ji
 
Trans Onur Haftası’nda polemiklerle gerçekleşen bir yarışma, onu takip eden haberler ve ardından gelen” Miss International Queen Pageant” adı verilen yarışma. Yazıyı yazmama neden olan şeyler bu çerçevede şekillendi. Eleştirilerim de elbette bu yarışmalar çevresinde dönecek. 
 
Bu konuda yazarken, konuşurken birkaç olgu ve olayı konuşmamız gerekiyor.
 
İlk olarak “güzellik” kavramını konuşalım.” Güzel” toplumsal algıda yarattığı en genel tanımıyla, göze hoş gelen, göze batan herhangi bir kusuru olmayan “şeyler” için kullanılan bir sıfattır. Yani güzel aslında, bizi öldüren toplumun bize dayattığı estetik algılarıdır. Katilimizin bizi görmek istediği biçimdir aslında. Çünkü eğer kendine “kadın” diyorsan “sütun gibi” bacakların, ince bir vücudun, vücudunla orantılı göğüslerin, dökülmemiş saçların, uzun kirpiklerin ve seni seksi gösteren dozda makyajın olmalıdır! İstenen bu. Önce Türkiye’de, sonra Tayland’da yapılan yarışmaların temelinde de ne yazık ki bu algılar vardı. 
 
Ardından bu güzel tanımının yarıştırılma halini konuşmamız gerekiyor bana kalırsa. Natrans ya da trans fark etmeksizin tüm güzellik yarışmalarında amaç sistemin öğrettiği güzellik algısına uygun kadınları-erkekleri göz önüne çıkarmak, bedeni metalaştırırken bunun yanında da sistemin istediği gibi olmayanı veya olmak için çaba göstermeyeni dışarıda bırakmak ve aynı zamanda güzel olmak için harcamalar yapmaya teşvik etmektir. Olayın aynı zamanda ırkçı-milliyetçi dürtülerle şekillenen yanları da vardır ancak bu yazımızın konusu değildir. 
 
Ancak buradan “feminen” olmanın kötülüğü veya bir kadının (trans-natrans) dayak yediği için veya öldürülme tehlikesiyle yaşadığı için makyaj yapmaması gerektiği, kendisine hoş gözüken şeyleri giymemesi gerektiği veya bedenini kendi istediği kalıba sokmak için çaba göstermemesi gerektiği gibi bir sonuç çıkmasın. Burada temel mesele, bunların dayatılması, zorunluluk halini alması ve yetmezmiş gibi yarıştırılması. Bir de yarışmanın gerçekliğini, hayata dokunan yanını sorgulamak gerekiyor bana kalırsa. Her gün öldürülen trans kadınların olduğu bir dünyada, hayata dokunmayan bir iş eleştirilmeye açıktır çünkü. Kürk firmalarının, büyük otellerin sponsor olduğu yarışmada amaç görünürlük arttırmak mıdır? Mesela eşcinsellerin eşcinsel olduklarını söyleyemedikleri Rusya adına yarışmaya katılan trans kadının ülkesindeki aktivizme katkısı nedir bunun? 
 
Ve tekrar toparlamak amacıyla yerele dönecek olursak, İstanbul’da gerçekleştirilen yarışmada, “güzellik” yarışmasında trans kadınlar sırasıyla podyuma çıktılar. Seçilmek istenen şey aralarından hangisinin en güzel olduğuydu. Bu çok garip arkadaşlar! Parasızlıktan dolayı merdiven altlarında başarısız estetik ameliyatlar geçiren trans kadınların olduğu bir ülkede, yine aynı kadınların müşteri dayağından haftanın 7 günü yüzlerinin şiştiği bir ülkede ve yine aynı kadınların her gece ölümle burun buruna geldiği bir ülkede, Türkiye’de, her an öldürülebilecek, sakat kalabilecek kadınların “en güzeli” seçiliyordu. Seçilen gerçekte neydi peki? Yani bahsedilen güzellik algısı tam olarak neydi? Bunun cevabı çok açık: Natrans kadına en çok benzeyen, en güzeliydi! Yüzü gözü fazla şişmemiş, memelerini düzgün bir doktorda yaptırabilmiş, saçları istediği gibi uzamış, fiziği düzgün olan, en güzeliydi. Belki de en şanslı olan, en güzel seçilmişti!
 
Üzgünüm arkadaşlar, bizim bunlara ihtiyacımız yok! Bu ülkede ibneler, dönmeler yaşayamıyorken, çalışamıyorken, okuyamıyorken, sağlık hizmetlerini alamıyorken, toplu taşımaya dahi binemiyorken “en güzel” olmaya ihtiyacımız yok. Celladımıza âşık olmayacağımız gibi, celladımızın onayını almak için, hatta belki onu kendimize âşık etmek için onun kalıplarına girmeye niyetimiz yok!
 
Eğer bir şekilde gece çarktan evlerine dönebiliyorsa trans kadınlar, bir şekilde otobüste tacize uğramadan evine gidebiliyorsa ibneler, ailelerinin baskılarına karşı hâlâ ayakta durabiliyorsa trans erkekler, hepsi birden yine güzeller yine çiçek!
 
Ve bir kısa not: Yazıyı Yankı Bayramoğlu özelinde yazmadığımı, eleştirimi geneli esas alarak yaptığımı belirtmek isterim.

Emre DEMİR (Liseli LGBTİ Oluşumu)

Oct 9, 2014

LİSELİ LGBTİ’LER G ZONE’A KONUŞTU

Gey blogger Kaan Arer, Liseli LGBTİ oluşumuyla görüştü.
Ağustos ayında “Sıcakları Koliliyoruz” ve “Pikniğe bekleriz şekerim” sloganları Twitter’da dönmeye başladı. Gökkuşağı renklerinden bir ağacın bulunduğu çok tatlı bir afişleri vardı. İnsan haliyle merak ediyor “Kim bu Liseli LGBTİ grubu?” diye. “Kimler yönetiyor?””Kimler tarafından kurulmuş?”  “Bir destekçileri var mı?” ”Sadece liseli gençler mi?” Eğer öyleyse, “O zaman bu çocuklar nasıl bu kadar organize olabildiler?” gibi aklıma bir sürü soru üşüştü.
Eğer gerçekten varsa ve faal ise liseli bir LGBT grubun olması kadar güzel bir şey olamaz. Tam da kendini kabul etme çağında gençlerin gideceği, kendini yalnız ve yanlış hissetmemesi için doğru bilgileri alabileceği bir yer olur. Orada büyük ihtimal akranlarıyla tanışacak, tartışacak ve ne kadar doğru öğrenirse o kadar bilgili bir şekilde öz güvenini besleyecek.
Liseli LGBT’lerin 22 Ağustos Cuma günü piknikleri vardı, ben de bir e posta yollayarak onlarla tanışmak istediğimi belirttim. Bana cevap yazan Emre’ye “Yetkili kişiyle görüşmek istiyorum, o sen misin?” dediğimde “Yatay bir örgütlenme içindeyiz bu yüzden grubumuzun bir yetkilisi bulunmuyor.” demişti. Bu cevap bana oldukça profesyonelce geldi, böyle bir şey beklemiyordum. Bu çocuk acaba liseli mi ki diye düşündüm!
Bloglarında yer alan kuruluş metni oldukça ilgi çekici. Siyasi bir duruşun yanı sıra özgürce toplumsal kültürün iki yüzlülüğüne isyan ediyorlar. “Aileden, sokaktan başlayıp, okulda devam eden, eğitim hayatımızı gasp eden homofobiye, bifobiye, transfobiye karşı; birlik olma, örgütlenme, ses çıkarma kararı aldık… Koridorlar gökkuşağı olana kadar, kitaplardan renklerimiz saçılana kadar, eşit koşullarda, parasız, anadilde eğitim hakkımızı alıncaya kadar mücadelemiz sürecek!”
Bu arada röportaja Erkan ile Büşra gelip tüm sorularımı açık yüreklilikle cevapladılar. Tam da beklediğim gibi fikir sahibi, vizyonel, ayakları yere basan, hayalleriyle dünyanın dönme hızına ivme katan bireylerle karşılaştım. Bu gençler o kadar hevesli ve cesurlar ki geleceği ellerinden kaçırma şansları yok. İkisine de çok teşekkür ediyorum, röportaj haricinde de aklıma takılan tüm konuları onlara sordum. 
Bu röpörtajın tamamı sadece G ZONE Dergi EKİM SAYISINDA… Okumak için TIKLAYIN

Sep 18, 2014

Açılıyoruz!

Yeni eğitim yılı başladı. Elbette sakin başlamadı. Hayatın her alanında hemen hemen herkesin karşısına çıkan engellemeler, özel hayata müdahaleler eğitim hayatında da başta LGBTİ ve kadın öğrenciler olmak üzere neredeyse tüm öğrenciler üzerinde kendini hissettiriyor . Bizim bir kısmımız hala etek giymek zorunda, bir kısmımız "erkek", bir kısmımız "kadın" olmak zorunda. Kitaplardan hala nefret kusmaya devam ediyorlar. Tasarladıkları okulları, hala bizleri kalıplara sokmaya yönelik. Daha sıralanabilecek bir çok sorun var ve yenileri de eklenecektir. Aslında her şey daha yeni başlıyor!

Yaygın bir sloganımız var: "Her yerdeyiz!"
Artık istemedikleri yerlerde bile, onlar farketmeden daha fazlayız. Zorla kayıt ettirdikleri imam hatiplerde de, zorunlu din derslerinde de artık daha fazlayız! Baskıları bize alan açıyor, daha çok oluyoruz. Alan açıldıkça biz de açılıyoruz, Liseli LGBTİ'ler artık daha fazla açılıyor!

Yola çıkarken bir söz vermiştik kendimize, bir amacımız vardı: "Koridorlar gökkuşağı olana kadar, kitaplardan renklerimiz saçılana kadar, eşit koşullarda, parasız, anadilde eğitim hakkımızı alıncaya kadar mücadelemiz sürecek!" demiştik. Mücadelemiz sürüyor, hatta daha yeni başlıyor!

Okullar açıldı, Liseli LGBTİ Oluşumu da "açılıyor". Yeni eğitim yılının ilk toplantılarını Ankara ve İstanbul'da 20 Eylül Cumartesi günü yapıyoruz. Tanışmak, destek olrmak, birlikte olmak için, bu sene sen de aramıza katıl!

Detaylı bilgi için: liselilgbti@gmail.com facebook.com/liselilgbti twitter.com/liselilgbti


Aug 24, 2014

Liseli LGBTİ'ler Ankara'da Buluşuyor!

"Alışın her yerdeyiz" bizler için sadece bir slogan ibaret değildir! 

Bir süredir İstanbul'da faaliyet gösteren Liseli LGBTİ'ler olarak Ankara'da da bir araya gelme kararı aldık. Bu karar çerçevesinde ilk toplantımızı 29 Ağustos Cuma günü saat 15.00'te Kaos Kültür Merkezi'nde yapacağız.  Henüz ilk toplantıyı yapmasak da, Ankara'da ufak ufak hazırlıklara başlandı. Bir araya gelen bir grup lisel LGBTİ arkadaş, oluşumun iskeletini büyük ölçüde tamamladı, kaynaştı, dayanışmayı büyütmeye başladı.

Liseli LGBTİ Oluşumu yola çıkarken amaçları arasında liseli LGBTİ bireyleri mücadelenin içine katmak da vardı. Ankara'da bir süredir canlılığı artan LGBTİ hareketine biz Liseli LGBTİ'ler olarak da katkı koymaya hazırlanıyoruz. Yine aynı şekilde Gezi'den beri canlılık kazanan gençlik hareketleriyle de enerji paylaşımında bulunmayı ümit ediyoruz. Uzun yıllardır görünmesek de, birbirimizi göremesek de, sıra arkadaşımızın, sınıf arkadaşımızın, komşumuzun "bizden" olduğunu biliyoruz. Yine aynı şekilde sıra arkadaşımızın, sınıf arkadaşımızın, komşumuzun "bize" karşı olduğunu da biliyoruz.

Bizden olanla kaynaşmak, bize karşı olanla biz olmak için senin yardımına ihtiyacımız var. Sen varsan, her yerdeyiz! 


Aug 16, 2014

Liseli LGBTİ'ler Piknikte Buluşuyor!

Sıcakları Koliliyoruz!

Yazın başında yoğunduk, LYS falan derken “Yaza merhaba” pikniği yapamadık. Ancak yaza veda pikniğini atlamıyoruz. Ağustos’un ortasında yazın gitmeyeceğini bilsek de, ümit ediyoruz. Sıcakları “kolileyip” uzaklara yollamak istiyoruz. Sıcaklar kolilenemezse de, alternatif çok tabii bu piknikte!  Liseli olan ve kendini liseli hisseden herkesi pikniğimize bekliyoruz. 22 Ağustos Cuma günü 12.00’de Yıldız Parkı’nın güney sınırı olan Çırağan Caddesi kapısında buluşuyoruz.

Pikniğe nasıl katkılarım olabilir?
Pikniğe gelirken istediğiniz türde yiyecek- içecek getirebilir veya getirmeyebilirsiniz. Yine aynı şekilde grup halinde oynanan oyunlardan getirebilir ya da getirmeyebilirsiniz. Bunlar dışında ip, hamak vs. gibi malzemelerinizi de getirebilirsiniz.
Not: Tabak, bardak gibi şeyler getirecek olanların, kağıt malzemeden yapılanları getirmesi çok daha sağlıklı olacaktır.

Nasıl geleceğiz?
Taksim, Yenikapı ve Eminönü’nden Ortaköy’e giden otobüslere binip, Çırağan veya Yahya Efendi duraklarında indiğiniz takdirde buluşma kapısına kolaylıkla ulaşacaksınız. 12.00- 13.00 arasında Çırağan Caddesi tarafında olan kapıda, arkadaşlarımız sizi bekliyor olacaklar. Geç kalacaklar ise, daha önce mail (liselilgbti@gmail.com) veya Facebook’tan mesaj (facebook.com/liselilgbti) atarlarsa, geldikleri zaman ulaşmaları için bir irtibat numarası vereceğiz.

Sorularınız için yine liselilgbti@gmail.com adresine mail atabilir veya sosyal medya hesaplarımızdan ulaşabilirsiniz.  

Kurtlarımızı dökmek, kaynaşmak, oynamak hatta belki oynaşmak için, seni de bekliyoruz! 

Jul 29, 2014

Sıra sizde!

Biz gidiyoruz, sıra sizde!

Yaklaşık 7 ay oldu hep beraber Liseli LGBTİ'yi kuralı. Çok çok uzun bir zaman değil. Ancak koskoca şeyler sığdırdık bu 7 aya. 

İlk toplantı olduğu gün, Lambda'ya gittik. Acaba kaç kişi gelecek heyecanı yaşıyoruz. Ya 5 kişi olursak? Ya kimse gelmezse? Ya insanlar korkarsa? Kafamızda deli sorular. Toplantı saati yaklaştıkça kalabalık artıyordu. Önce bir kaç tanıdık yüz, ardından gelen tanımadığımız yaklaşık 20 tane liseli. Heyecanımız büyüyordu. Heyecanımız büyüdükçe umudumuz da tazeleniyordu.

Sonra 2. toplantı, 3. toplantı falan derken sayamaz olduk. Neredeyse her gün bir araya geliyorduk artık. Her birimizin ayrı ayrı dertleri, ayrı ayrı mutlulukları vardı. Ben çoğuna şaşırıyorduk, "nasıl lan?" diye bir süre düşünüyorduk. Mesela bir kadın arkadaşımız, sırf ailesi izin vermediği için saçını bile kestiremiyordu. Ve sadece saçını kestirebilmek için dostlarının, ailesinin olduğu bu şehirden gitmek istiyordu. Ailesi neden istemiyordu? Çok şaşırıyorduk. Bir başka arkadaşımız, konu ailesi olunca bile panik oluyordu. Bilmem kaç kardeşlerdi ve aralarından birinin öğrenme ihtimali bile onun için korkunçtu. "Öldürüler" diyordu. O da özgür olmak başka bir şehir istiyordu, başardı. Tabii biz buna da şaşırıyorduk. Neden öldürüler, nasıl öldürürler, abartma diyorduk. Sonra anılarını anlatmaya başlıyordu, inanıyorduk, korkuyorduk ve tabiki yine şaşırıyorduk. Sonra diğerleri de anlatıyordu. Anlattıkça çoğalıyorduk, yakınlaşıyorduk, dertlerimiz ortaklaşıyordu. Mesela Büşra'nın baloda giymek zorunda kaldığı elbise hepimizin sorunuydu. Günlerce bunu konuştuk. Erkan'ın çalıştığı yerde uğradığı tacizler hepimizin derdiydi, hep beraber üzüldük. Elif'in babasının her dakika değişen ruh hali bizi de etkiliyordu artık. Artık hep beraber aşık olur olduk biz, hep beraber ağlar, ayrılır, sevinir olduk. 

Somut olarak çok büyük işler yapmadık biz bu 7 ayda belki. Belki daha ulaşamadığımız binlerce insan var, evet. Ancak vicdanımız çok rahat. Ulaşabildiğimiz kimseyi yalnız bırakmadık, bırakmayacağız.

Bu sene bir sürü mezun veriyor Liseli LGBTİ. Şimdi artık sıra sende! Kadınlar saçlarını kestirebilsin, erkekler gey diye öldürülme korkusu yaşamasın, ailelerimiz bizi "tedavi" etmekten vazgeçsin diye mücadele etme sırası, yanımıza gelme sırası sizde. Elbette yanlış değiliz, elbette yalnız değiliz ancak senin eksikliğini de hissetmiyor değiliz. 
Beklemedeyiz! 

İletişim: liselilgbti@gmail.com

Jun 26, 2014

Liseli LGBTİ Hormonlu Domates'te

Bu yıl 10.'su düzenlenen Hormonlu Domates Homofobi-Transfobi Ödülleri dün gece Şişli Belediyesi ev sahipliğinde Şişli Kent Kültür Merkezi'nde yapılan bir törenle sahiplerini buldu.

Sahiplerini buldu dediğimize bakmayın. Ödülü almaya hak kazanan hiç kimse salonda bulunmuyordu. Açıkçası biz de gelip almalarını beklemiyorduk. Düşünsenize Yeni Akit Genel Yayın Yönetmeni gelip özür diliyor, domatesini alıyor. Ay ben gülerim.

Ödüllerden bahsetmeden önce konuklar ve organizasyon hakkında konuşalım. İstanbul'un elit ibneleri başta olmak üzere yerli yabancı lubunyalar vardı. Trans ablalarımızdan, abilerimizden tutun da "heteronormatif" gacılara, homofriend heterolarandan kuirlere kadar salonda yok yoktu. Ay bir kaç eski koliyi de görmedik değil. Gecedeki gullüm ve dedikodu oranıyla laço ve manti oranı eşitti. Gerisini siz düşünün! Tuvaletin önünde lubunların sıra olmasından belliydi gecenin libido seviyesinin tavan yaptığı. "Ay şu öndeki, sakallı, takım elbiseli manti kim?" gecenin en çok dönen muhabbetiydi galiba. Bulursanız numarasını bize de verin. Bir şey danışacağız da. Onur Haftası Komisyonu da özenmişti geceye. Ceketler, dar patolonlar, elbiseler giyilmiş şekilde tam kadro hazır bulunuyorlardı. Ara sıra çişe, sigaraya kaçıp 10 dakika gelmedikleri de oldu ama ibne milleti uzun süre oturunca popoları düzleşiyor. Gecede herkes birbirinden şıktı. (Kür ayol) Hepsini sayamayacağım şimdi. Dikkat çeken konuklar (dikkat çekmeyen mi vardı diye sormak lazım aslında) arasında LİSTAG da bulunuyordu. Aileler uzun süre ayakta alkışlandı. Gecenin starına gelince; Seyhan Arman "Matmazel Coco" (90-60-120). Törenin sunuculuğunu yapıyordu. Coco sahnede olur da biz eğlenmez miyiz? Koptuk ayol. Program sırasını ezberlemeden sahneye çıkmış olsa da hakkını yememek lazım. Gecenin diğer güzelleri Ayta Sözeri ve Esmeray da törende sahne aldılar. Madır Öktiş de sahne de devleşenlerdendi. Lady Gaga'yı iliklerimizde hissettik adeta.

Ve gece başladı.

Dur başlamasın. Dedikodu var ayol. Tören öncesi Hevi LGBTİ İnsiyatifi ve Esmeray fısır fısır konuşuyordu. Hevi ekibi domatesleri toplamış, BDP Gençlik Meclisi'nin özel ödül almasını protesto edeceklerdi. Esmeray ikna etmiş gibi duruyordu.

Herkes yerine oturdu. Hadi hadi başlıyor. Şşşttt.


Matmazel Coco bütün ihtişamı ve "asilliği" ile salona girdi. Alkış kıyamet, salon yerinden oynadı. Coco kendisine bir laço arayışındaydı. Ay birini gözüne kestirdi de adı Alpay olunca hoşuna gitmedi. Daha çok Mehmet, Osman tarzı şeyler istiyor bizim Matmazel. Ee öyle olunca bulamadı tabi. Osman'ı, Mehmet'i bulsak biz bırakmayız. Gerçi Alpay'da fena değildi.

Ödüller verilmeden önce 22. İstanbul Onur Yürüyüşü tanıtım videosu izlendi. Ay mutlaka izleyin. Kederlendikçe izliyor, kahkahalar atıyoruz. İzlemek için;


İlk ödül EĞİTİM kategorisinden verildi. Ödülü Yeditepe Üniversitesi aldı. Ödülü Liseli LGBTİ'den Emre Demir verdi. Yeditepe'yi tercih listelerimizden silelim bakalım.

Ödülü almaya hak kazananlar salonda bulunmadığından Coco kimi seçtiyse hormonlu domates ona verildi.

SPOR kategorisi ödülünü MATEJA KEZMAN aldı. Böyle taş adamlar nasıl bu kadar ahmak olabiliyor anlamıyorum. Ay neyse. Ödülü Avukat Fırat Söyle verdi.

EĞLENCE DÜNYASI kategorisi ödülünü OKAN BAYÜLGEN aldı. Ödülü Ayta Sözeri verdi.

Ödülü verdikten sonra Ayta Sözeri tabi ki aramızdan ayrılmadı. Salonu uzun süre şarkılarıyla coşturan Sözeri ayakta alkışlandı.

YAŞAM ALANLARI kategorisi ödülünü ANKARA KIZILAY ALIŞVERİŞ MERKEZİ aldı. Ödülünü İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği'nden Ebru Kırancı verdi.

SANSÜR kategorisi ödülünü TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ aldı. Ödülü Ankara Pembe Hayat LGBTİ Dayanışma Derneği'nden Buse Kılıçkaya ve Gani Met verdi.

BEYNELMİLEL kategorisi ödülünü RUSYA aldı. Ödülü Madır Öktiş verdi.

Video paylaşım sitesi Youtube üzerinden fenomen haline gelen Madır Öktiş Lady Gaga'nın Applause parçasının parodisini yaptı. Ayol Gaga'yı iliklerimizde hissettik. Coco da beğenilerini dile getirdiğine göre bu çocukta iş var demektir. En azından yok yere fenomen olmamış. Günümüz fenomenleri de görüyoruz. Ne idüğü belirsiz iki üç tip, iki kahkaha attıracağım diye karaktersizliklerini, kişiliksizliklerini gün yüzüne çıkarıyor. Madır Öktiş ibne olmanın verdiği farklılıkla tarzını ortaya koyuyor.


KURUMLAR kategörisi ödülünü İÇ İŞLERİ BAKANLIĞI aldı. Ödülü Lambdaistanbul LGBTİ Dayanışma Derneği'nden Irmak Keskin, İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği'nden İlker Çakmak ve SPoD'dan Volkan Yılmaz verdi. İlker bakanlığa karşı pantolon indirdi.

Gece boyunca twitterda #hormonlu hashtagi üzerinden tweetler atıldı. Coco'nun yoğun baskısı altında herkes onu ne kadar sevdiğini dile getiren tweetler yazdı.

MEDYA kategorisi ödülünü YENİ AKİT GAZETESİ aldı. Ödülü IMC TV muhabiri Michelle Demishevich verdi. Akit'in bize yaptığı madilik, ödülsüz bırakılamazdı elbette.

SİYASET kategorisi ödülünü açık arayla RECEP TAYYİP ERDOĞAN aldı. Ödülü Boysan Yakar ve Sedef Çakmak verdi. Erdoğan ve saz arkadaşları koltuklarının sallandığı bu günlerde de, vazgeçilmezlerimiz arasında kalmayı başardı.

Bir de tabi tartışmalı ödülümüz vardı: Barış ve Demokrasi Partisi Gençlik Meclisi'ne verilmesi planlanan Genel Ahlaksız Özel Ödülü. Hafta boyu sosyal medyada, mail gruplarında, bar köşelerinde, dernek masalarında, çarkta, kolide ateşli ateşli tartışılan ödülün verilme anı da, yumuşatılmaya çalışılsa da gergin geçti denebilir. Domates atma eylemi hareketin "ağır topları"nın ricası üzerine ve Coco'nun domatesleri yemesi nedeniyle yapılamadı. Ödüle en büyük tepkiyi gösterenlerden biri olan Hevi LGBTİ'yi yatıştırma görevi ise Esmeray'a verilmişti. Her ne kadar son anda Hevi salonu terk etse de, beklenenden daha sakin geçtiği söylenebilir. Ödül verildi mi sorusuna gelince de, ne verildi ne verilmedi. Ay Allah tamamını erdirsin.

Gece sonunda abilerimiz ablalarımız Neo Club ev sahipliğinde yapılan Hormonlu Domates Partisi'ne gitmek üzere yola çıkarken biz liseliler evlerimize dönmek için salondan ayrıldık.

Şimdi Liseli LGBTİ olarak bir ricada bulunacağız: Biz gittikten sonra salonda ufak bir madilik çıkmış. Madiliğin tarafı değilsek, olay bizim için madilik değil gullümdür. Bizsiz yapılan gullüm haramdır. Herkes kendine gelsin, biz oradayken tartışın ayol! Susanlar, bizden sonra konuşmasın.

11. Hormonlu Domates Homofobi-Transfobi Ödülleri'nde görüşmek dileğiyle. Öpenziiii.

Emre DEMİR - Erkan ÇIVAK (Liseli LGBTİ Oluşumu)

Jun 25, 2014

Yönelim Değil Tercih Rehberi

LYS puanlarının açıklanma zamanı ve ardından gelecek tercih süreci yaklaşırken bir çok liseli LGBTİ'nin kafasında "acaba hangi okul daha az homofobik" sorusu vardır. Bu soruyu yanıtlamamıza Kaos GL'nin hazırladığı "Yönelim Değil Tercih Rehberi" konulu haberler yardımcı olacak diye umuyoruz. 27 kişiyle yapılan röportajlarda bir çok soruya yanıt bulunabiliyor. Biz okurken çok eğlendik, darısı başınıza.

1- Karadeniz Teknik Üniversitesi: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=16523

2- Hacettepe Üniversitesi- 1: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=16328

3- Hacettepe Üniversitesi- 2: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=15211

4- Hacettepe Üniversitesi- 3: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=14988

5- Gazi Üniversitesi- 1: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=15339

6- Gazi Üniversitesi- 2: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=14586

7- Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=15247

8- Çankaya Üniversitesi: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=15277

9- Bahçeşehir Üniversitesi:http://kaosgl.org/sayfa.php?id=14974

10- Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi -1: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=14838

11- Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi- 2: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=14593

12- ODTÜ-1:http://kaosgl.org/sayfa.php?id=14599

13- ODTÜ- 2: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=14549

14- ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=14794

15- Doğu Akdeniz Üniversitesi: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=14707

16- Kocaeli Üniversitesi- 1: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=14606

17- Kocaeli Üniversitesi- 2: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=14536

18- Ankara Üniversitesi DTCF- 1: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=14579

19- Ankara Üniversitesi DTCF- 2: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=14567

20- Gaziantep Üniversitesi: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=14556

21- Ege Üniversitesi: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=14540

22- Anadolu Üniversitesi: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=14528

23- Kafkas Üniversitesi: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=14521

24- Balıkesir Üniversitesi: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=14517

25- Bilkent Üniversitesi: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=14516

26- Dicle Üniversitesi: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=14515

27- Boğaziçi Üniversitesi: http://kaosgl.org/sayfa.php?id=14514

Jun 10, 2014

Seni İstiyoruz Liseli!

Seni İstiyoruz Liseli!

6 aya bir sürü dostluklar, aşklar, madilikler, "olaylar olaylar" sığdırdık. Bir dönem bitiyor. Ancak işler elbette burada bitmiyor. Bir sürü "mezun" veriyoruz. Bir miktar eksiliyoruz. Fakat yapacak çok işimiz, söyleyecek çok sözümüz, yaşayacak çok aşkımız, heyecanımız, paylaşacak çok derdimiz var daha. Bunlar için senin de aklına, sesine, neşene, derdine ihtiyacımız var! Yaz boyu yapacağımız etkinliklere, okullar açılınca daha da hız vereceğiz.

Aramıza katılmak için geç kalmış değilsin. Sen yoksan biz eksiğiz, sen bizsiz. Kaçırmak istemezsin herhalde? Seni istiyoruz liseli!

Bizlere ulaşmak, çalışmalarımızı izlemek için:
Facebook: facebook.com/liselilgbti
Twitter: twitter.com/liselilgbti
Gmail: liselilgbti@gmail.com


May 15, 2014

Soma işçi cinayetine Lgbti Örgütlerden ortak açıklama

Basına ve Kamuoyuna;
Biz LGBTİ bireyler ve örgütler olarak Manisa Soma’da ölen işçilerin ve ailelerinin acılarını derinden yaşıyor ve paylaşıyoruz.
Soma’dakinin benzeri toplumsal felaketlerin ardından yas tutan bir toplumsal refleks içinde olmayacağımızı aksine güvensiz, sağlıksız iş ortamlarında işçi çalıştıran, çocuk işçi ve kaçak işçi çalıştıran, teşvik eden, bunları görmezden gelen uygulamaların ve politikaların karşısında mücadele edeceğimizi, sesisimizi daha da yükselteceğimizi belirtmek isteriz.
Siyasal iktidarın madenlerde, inşaatlarda işçileri, sokaklarda kadınları, çocukları, eşcinselleri, transları, okullarda, üniversitelerde öğrencileri, öğretmenleri, hastanelerde, asm’lerde doktorları, hemşireleri, kışlalarda askerleri, Kürdistan’da, Kürtleri öldüren, baskı altına alan, cezaevlerine tıkayan, toplumun ifade özgürlüğünü kısıtlayan basiretsiz politikalarına kararlılıkla karşı duracağız. Halk olarak politikaların ve pratikteki uygulamaların sahibi ve sorumlusu olan siyasal iktidardan her insan ölümünün tek tek hesabını soracağız.
Hepimizin içini yakan Soma’daki işçi cinayetlerinin acısını en derinden yaşayan işçi ailelerine ve Türkiye halklarına taziyelerimizi iletiyor, toplum ile bireye karşı işlenen suçların cezasızlığının son bulmasını ve sorumluların bir an önce yarğı önüne çıkarılmasını istiyor, tüm toplumumuzu ölümlere karşı güçlü bir tavır almaya davet ediyoruz.
- Dersim Roştiya ásme Lgbti Oluşumu
- Hêvî Lgbti İnsiyatifi
- İstanbul Ayıları Grubu
- İstanbul Lgbtt Derneği
- KaosGL Derneği
- Keskesor Lgbti Diyarbakır
- Lambda İstanbul Lgbti Derneği
- Liseli Lgbti Oluşumu
- Lambda İstanbul Aile Grubu (LİSTAG)
- Malatya Homofobiye ve Transfobi karşıtı Gençlik insiyatifi
- Mersin 7 Renk Lgbti Derneği
- Queer Adana Lgbti insiyatifi
- Odtü Lgbti Dayanışması
- Pembe Hayat Lgbtt Dayanışma Derneği
- Siyah Pembe Üçgen İzmir
- SPoD Lgbti Derneği
- Trans Dayanışması
- Zeugmadi Lgbt Oluşumu

LGBT örgütlerinden işçi katliamına tepki



Soma’da yaşanan işçi katliamına bir tepki de LGBT örgütlerinden geldi. “İşçi katliamının sorumlularını tanıyoruz!” başlığıyla yayınlanan bildiride farklı toplumsal kesimlerin acısının kaynağında kapitalizmin ve ülkeyi faşizme sürükleyen AKP’nin yer aldığı belirtildi.
Tunca Özlen - soL
Yüzlerce işçinin hayatını kaybettiği maden faciasına tepki gösteren LGBT (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans) örgütleri ortak bir bildiri yayınladı. Bildiride işçi katliamıyla geçmişte yaşanmış diğer acılar arasında bağ kurulurken, “Paranın saltanatını ve bu saltanat sürsün diye 12 yıldır ülkeyi faşizme sürükleyen AKP’yi çok iyi tanıyoruz!” ifadelerine yer verildi.
İşçilerin, kadınların ve Gezi’de yaşamını yitirenlerin katillerinin LGBT’lerin de katilleri olduğu belirtilirken, homofobiye ve transfobiye karşı mücadele ederken kapitalizmle hesaplaşmanın ve AKP’yle her başlıkta kavga vermenin kaçınılmaz olduğu vurgulandı.
İmzaya açılan basın açıklamasının tam metni şöyle:
İşçi katliamının sorumlularını tanıyoruz!
Onları sadece Soma’da yaşanan faciadan değil, hayatımızın içinden ve kapanmayan yaralarımızdan tanıyoruz.
Transların kapısını kaynakla kapatanları da, Van'da depremzedeleri görüntü kirliliği yaratıyorsunuz diyerek kentten sürmeye yeltenenleri de tanıyoruz. Eşcinsellerin yaşamına kastedenleri de, daha fazla kar için maden güvenliğini hiçe sayanları da tanıyoruz. Roboski’nin üzerini örtenleri de, yüzlerce Soma işçisini göz göre göre ölüme gönderenleri de tanıyoruz. Paranın saltanatını ve bu saltanat sürsün diye 12 yıldır ülkeyi faşizme sürükleyen AKP’yi çok iyi tanıyoruz!
İşçilerin, kadınların, Gezi şehitlerinin katilleri LGBT’lerin de katilleridir.
Homofobiye ve transfobiye karşı mücadele ederken, kapitalizm denen kanlı düzenle hesaplaşmanın, AKP’yle her başlıkta kavga vermenin kaçınılmazlığı buradadır. Katiller hepimizin ensesinde. Dün Ahmet Yıldız, dün Ali İsmail, dün madenciler… Bugün sıra kimde? Sıra hepimizde, kaderimiz söyledikleri gibi alnımızda değil ellerimizde, bunu iyi biliyoruz.
Başta ölen işçilerin yakınları olmak üzere tüm halkımıza baş sağlığı diliyoruz.
Mücadele etmedikçe ne baş sağlığı dilemek, ne acınızı paylaşıyoruz demek, ne mahsur kalanlar için dua etmek, ne de katillerine küfretmek bir anlam taşıyacaktır.
Tüm LGBT’leri ve ayrımcılık karşıtlarını katilleri başımızdan atmak ve ölümleri durdurmak için mücadeleye çağırıyoruz.
ANKA LGBT
Flu Baykuş
Gökkuşağının Kızılı
Hevi LGBTİ İnisiyatifi
Kaos GL
Liseli LGBTİ
Malatya LGBT
Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği
Yeniyol Queer
ZeugMadi LGBT
Boğaziçi’nde siyahlar içinde yürüyüş
Boğaziçi LuBUnya öğrenci topluluğu, 17 Mayıs Uluslararası Homofobi ve Transfobi Karşıtı Gün’de yapacağı yürüyüşü Soma’da yaşamını yitiren işçilere adadı. “LGBTİ ve işçi cinayetleri politiktir!” başlığı ile çağrısı yapılan yürüyüş siyahlar içinde ve sessiz bir biçimde gerçekleşecek. Yürüyüş 16 Mayıs Cuma günü saat 17.00’de kütüphane önünden başlayacak.
KAYNAK : http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/lgbt-orgutlerinden-isci-katliamina-tepki-haberi-92474

May 7, 2014

Lisede Lubunya Olmak

Lisede lubunya olmak zordur arkadaş!
Okulda çevrene açık bir LGBTİ birey olmak ise gerçekten yürek ister. Aslında bizler hayatın her alanında zorluklarla karşı karşıyayız. Bu yüzden biz lubunyalar, ibneler doğduğu günden beri direnen insanlarız.
İlk önce ilkokul’dan başlamak isterim. Daha o zamanlar bizlere “Erkek Fatma, Kız Ali, Top, Dönme, İbne” diyerek hakaret etmeye çalışır, heteroseksist sistemin yetiştirdiği minik arkadaşlarımız. Bu ne anlama geldiğini bilmediğimiz kelimeleri hakaret olarak algılar ve üzülürüz çoğu zaman. İşte o zamanlarda anlarız biz aslında farklıymışız, ötekiymişiz. Bazen günahkar olduğumuzu düşünür, düzelmek için dualar ederiz ama çaresi yoktur. Çünkü ortada bir sorun da yoktur.
Biraz büyürüz, artık ergen olmuşuzdur. Liseye başlarız. Sorunlarımızda devam etmektedir tabi ki. Kimimiz feminen olduğu için, kimimiz eş cinsinden hoşlandığı için aşağılanırız. Kimimiz de erkek iken etek, kadın iken erkek forması giydirildiğinden bunalımlar yaşar. Ben tam da lise birinci sınıfta kendimi yalnız ve günahkar hissederken internetten izlediğim bir dizi sayesinde ve sonrasında bulduğum LGBT derneğinin gençlik toplantılarına giderek kendimi geliştirdim ve neyin ne olduğunu öğrendim. Bugün artık beni tüm okul biliyor. Arkamdan çok konuşuluyor. Fakat öğrendimki kendinden emin, dik bir şekilde durursan karşında seninle dalga geçecek hiç kimse kalmıyor.
Tüm liseli LGBTİ’lere söylemek istediğim bir şey var; Ne yanlışsınız, ne de yalnız. Kendinizden emin olun, boynunuzu eğmek için hiçbir sebebiniz yok. Gökkuşağı üzerinize olsun.
Fatih HAZIROĞLU (Liseli LGBTİ Oluşumu)

Mar 1, 2014

Akit Yine Nefret Kustu

1 Mart günü, medyanın yüz karası Yeni Akit gazetesinde çıkan, nefret söylemleriyle dolu haberi şiddetle kınıyoruz! 

Liseli LGBTİ Oluşumu, hiç bir kesimin etkisi altında kalmadan, hür iradeleriyle bir araya gelen, okulda, evde, sokakta gördükleri baskıyı hafifletmek, liseli lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks bireyleri bir araya toplamak amacıyla kurulmuştur. 

Haberde belirtildiği gibi liselilerin "masum dimağlarını bozmak" amacıyla değil, liselileri AKİT ve türevlerinin kirli zihniyetinden korumak, bu karanlık zihniyete karşı mücadele etmek amacıyla bir araya gelen biz liseli LGBTİ'ler, bu saldırılara karşısında sinmeyeceğimizi duyuruyoruz!

Resimlerimize uyguladıkları sansürün, ağızlarından çıkan pislik dolu sözcüklerin, kalemlerinden dökülen kanın, nefretin geldiği yeri biliyoruz! Bizler, bu pisliğe karşı örgütleniyor, bu karanlığı yok etme iradesi gösteriyoruz. Okulda, fabrikada, mecliste kısacası hayatın her alanında karşımıza çıkan, yolumuzu tıkayan bu karanlığın bilincindeyiz. Bu karanlığı elimizin tersiyle itmeyi "iyi biliriz". İterken ihtiyacımız olan güç de, lise sıralarındaki LGBTİ'lerin bileklerinde, yüreklerindedir. 

Bu yolda yanımızda olan başta LGBTİ derneklerine, ardından Agos, Kaos GL ve T24'e ve bundan sonraki süreçlerde yanımızda yer alacak her kişiye, kuruma teşekkürlerimizi iletiyoruz. 

Yalnız ya da yanlış değiliz.

Burdayız, alışın, gitmiyoruz!

haberi okumak için: 
http://www.yeniakit.com.tr/haber/sapkinlar-liselere-el-atti-12254.html

Liseli LGBTİ

Nefreti değil, dayanışmayı örgütlüyoruz!

Bizler, liselerde okuyan LGBTİ (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks) bireyleriz. LGBTİ'lerin, hayatın her alanında karşılaştığı ayrımcılığın beslendiği yerden, heteroseksizmin, homofobinin, transfobinin, cinsiyetçiliğin, militarizmin, türcülüğün aşılandığı yerden, okullardan sesleniyoruz! Aileden, sokaktan başlayıp, okulda devam eden, eğitim hayatımızı gasp eden homofobiye, bifobiye, transfobiye karşı; birlik olma, örgütlenme, ses çıkarma kararı aldık.

Dayanışmayı ve eşitliği, esas alması gereken eğitim sistemi, bugün hala nefreti körüklemeye devam ediyor. Hayatın her alanında karşılaştığımız zorluklar, okullarımızda da kendini gösteriyor. Nefretin, şiddetin her türlüsüne, sokakta olduğu gibi, okullarımızda da maruz kalıyoruz. Barınma, sağlık gibi haklarımızı gasp eden sistem, eğitim hakkımızı da elimizden almaya çalışıyor. Devlet, "erkek fatmaları", "topları", "dönmeleri" okullarında da istemiyor. Sokakta dövdükleri, öldürdükleri yetmezmiş gibi sınıflarında, koridorlarında, tuvaletlerinde, kitaplarında da nefret kusmaya, dövmeye, öldürmeye devam ediyorlar.

Bizlere iki tercih sunuyorlar: ya kalıplarına gireceğiz, ya da yok olup gideceğiz. Bizler ikisine de karşı çıkıyor, kendi seçeneğimizi yaratmak için, homofobiye, transfobiye, bifobiye, heteroseksizme, cinsiyetçiliğe karşı; dayanışma ve eşitliği esas alan seçeneği, kendi seçeneğimizi yaratma iradesi gösteriyoruz. Hayatın her alanında mücadele etmek zorunda olan biz LGBTİ'ler, mücadelemizi okullara, sıralara, koridorlara taşıma, şiddete karşı birlik olma kararı aldık.

Koridorlar gökkuşağı olana kadar, kitaplardan renklerimiz saçılana kadar, eşit koşullarda, parasız, anadilde eğitim hakkımızı alıncaya kadar mücadelemiz sürecek!

Buradayız, alışın, gitmiyoruz!


- Liseli LGBTİ Oluşumu