May 27, 2015

Ankara Liseli LGBTİ Soma Söyleşisi Notları :




Ankara Liseli LGBTİ olarak Soma söyleşimize katılan herkese teşekkür ederiz.

Söyleşimizden Notlar :

Halkevleri Kadın Sekreteri Dilşat Aktaş :

" Madene İnen Her İşçi Gibi Kadınlar Ve LGBTİler Sokağa Ölüm Korkusu İle Çıkıyor. 
Yaşama Hakkı Hepimizin Sahip Çıkacağı Bir Değerdir !

İnsanların daha çok işçi, daha fazla asker olacağı bir toplum inşa edilmeye çalışılıyor.
Madenlerin incelenmesi ile ilgili yasa tasarısının Akp'nin oy birliğiyle kabul edilmemesi. Taşeron işçileri, Soma ile insanlara ölümü gösterip " fıtratında var " diyerek ucuz ve güvencesiz çalışma biçimlerini Türkiye'de yaygınlaştırmak. Normkadro eğitim planı, neoliberal politikaların yaygınlaştırılması, eğitim sağlık haklarının yok sayılması...
Dünyada farklı formları olsa da aynı düşünceyle insanlar sömürülüyor. İktidar madenlerin denetimini patronlara vermiş durumda. Hiç bir bakkal dükkanımda fare var demeyeceği gibi maden sahipleri de eksik güvenlik önlemlerini belirtmiyor. Torba yasa ile maden işçilerinin yukarı çıkıp nefes alacak vakti kalmadı.

Soma ve Ermenek tarıma el verişli yerler olmasına karşın tarım alanları ellerinden alınmış ve devlet tek çalışma yeri olarak maden ocaklarını sunuyor. Bölgedeki kadınların bir kısmı haftalık yirmi lira gibi bir ücretle mısır topluyor. Toplumsal roller bu bölgede daha yoğun yaşanıyor yaşlı ve çocuk bakımı gibi işler kadınlara bırakılmış.

İktidar tarafından ucuz iş gücü için kadın bedeni doğurganlık ile özdeşleştiriliyor.

Soma Türkiye'de güvencesizleştirme politikasının somut bir sonucu.

Akp on iki yıldır sosyal yardım politikaları ile ayakta duruyor.
Bir katliam olduğunda Akp orada beliriyor çeşitli sosyal yardımlarla (yiyecek, ev eşyası benzeri) olayı kapatmaya çalışıyor.
Soma, Ermenek ve Özgecan içinde aynı yöntemi denedi.
Ancak gezi isyanının etkisi bu topraklardan silinmiyor.

Madencilerin somut talepleri :

1. Madenlerin kamusallaştırılması.
2. Güvenceli iş
3. Maden denetimlerinin bağımsız kurumlar tarafından gerçekleştirilmesi.

Katliam sonrası DİSK (Devrimci İşçi Sendikası Konfederasyonu) Soma'da yoğun bir çalışma yürütmeye başladı.
Halkevleri doktor, psikolog, avukat arkadaşların desteği ile medya tarafından objeleştirilen, sadaka zincirine maruz bırakılan bölge halkı ile özgürlükçü bir dayanışma; nefes alma ; sosyal destek için madenci evini kurdu.

Hegemonyanın olmadığı bir sistem ile özgürlük mücadelesi vermek ; bu hayatı özgürlükçü, eşitlikçi olarak yeniden inşa etmek mümkün.
Kader anlayışını reddeden bir hayat mümkün ! "





Kaos GL Sendikal Çalışma Grubu Üyesi Evren Çakmak :

" Öldürülmediğimiz Özgürce Yaşayabileceğimiz Bir Dünya İstediğimiz İçin Bu Mücadelenin İçerisindeyiz !

Yaşamın değdiği her yere nüfuz etmeye çalışan ve ister istemez gözümüzü yaşartan biber gazı etkisiyle işliyor neoliberalizm, muhafazakarlık ve heteroseksizm.
Kadınları ev içine, ev içinde ücretsiz emeğe hapsediliyor. Kanaat, yetinme diyerek haklarımızı köreltiyor.

İktidarın kullandığı kalıp : Kişi heteroseksüel olmak zorunda. Kişiler aile oluşturmalı o ailede üç veya beş o kişilere benzeyen sağlıklı, Türk, Sünni (her ülkeye göre değişim göstermekte) heteroseksüel, devlet için çalışmak üzere çocuklar olmalı.
Muhafazakarlığın en köklü "değerlerinden" biri heteroseksizm.

LGBTİ'lerin iş yerinde uğradığı şiddet nedeniyle intihara sürüklenmeleri, zorunlu seks işçiliği yapan transların öldürülmeleri, Soma ve Ermenekte iş cinayetleri arasında fark yok. Sistem hepsi için " kader, fıtratında var " diyerek bireyleri suçluyor.
Bu dünyayı cehenneme çevirenler kendi işledikleri cinayetlerde maktul için ölümü kutsuyor " güzel öldüler, bu yolda ölen cennetliktir " diyor.
Oysa ki olaya biraz uzaktan baktığımızda bu kişilerin seçimi değil sistemin bizi yönlendirdiği şey.

Türkiye'de LGBTİ Hareketi İle Sendikal Hareketin Kesişimi
Türkiye'de LGBTİ hareketi ilk LGBTİ örgütü Kaos GL ile yirmi bir yıllık bir hareket.

Sendikal hareket ile ilk etkileşimimiz Eşcinsel Kamu Emekçileri adında ayrı bir örgütlenme kurulması ve faks eylemi ile başlıyor.
Bu örgütlenme " LGBTİ Hakları Sendikal Haklardır " diyerek faks eylemi yapıyor. Sendika o dönem " Bizim içimizde eşcinseller yok, karşı sendikanın işi olmalı" diyerek LGBTİ'lerin varlığını reddediyor.

2001 yılı LGBTİ hareketi için tarihi öneme sahip.
2001 yılı 1 Mayısında alanlara LGBTİ kimliğimiz ile çıktık. O gün sendikalar LGBTİ işçilerin sendikalarda yer aldığını gördü ve zorunlu olarak olarak LGBTİ işçilerin varlığı kabul edildi. Bugün yeterli olmasa da LGBTİ işçilerin varlığı kabul edilerek çalışmalar yapılıyor.

Sendikalar ve LGBTİ hareketi birbirinden ayrılamaz.
LGBTİ emekçilerin sorunları sendikal sorunlardır. Sendikalarla birlikte çözülmesi gerekir.

2007 yılında ise Eğitim Sen ile ilk resmi iletişime geçildi.
Zincirleme bir değişim ve özgürlük hareketi oluşturuldu.

Kıbrıs'ta İngiliz sömürge döneminden kalan " eşcinsellik cezası " Türk Öğretmenler Sendikasının heteroseksizm karşıtı mücadelesi sonucu kaldırıldı, eşcinsellik ceza olmaktan çıktı.

Hiçbir otorite birbirinden bağımsız değildir.
Bu dünyada değişim yaratmak istiyorsak birlikte özgürleşeceğiz ! "

Üyelerimizin notlarından derlenmiştir.



Pankartımızın sökülmesine cevabımız :


May 20, 2015

Vahdet Gazetesi'ne Açık Mektup


Sevgili Vahdet ve diğer gerici gazeteler,
Liseli ve LGBTİ olmanın zorluğunu anlamış, mücadelemize öyle gönül vermiş olmalısın ki bizi sürekli haberlerine taşıyorsun!
Ancak çok klişesin.
Burada açık konuşalım:
Bizden, çocuk tecavüzünü normalleştiren porno film diliyle bahsetmen, "büyüklerin" güdümünde görmen, "Lut Kavmi, sapkınlar" gibi klişe ifadeler kullanman bizi derinden yaralıyor. Seni muhatap alamayacak kadar yoğun bir gündemimiz olmasına karşın sana bir iyilik yapmaya karar verdik. Mademki haber yapmayı bilmiyor, sadece nefret söyleminde bulunuyorsun; biz de sen kolayca haber yapabil diye bu sene yaptığımız her şeyi derleyip önüne koyduk. Buyrunuz efenim:

13 Şubat'ta "Bilimsel, laik, parasız, anadilde eğitim!" talebiyle boykot yaptık.
21 Şubat Dünya Anadil Günü'nde sokaktaydık.
Kadın katliamına, ikiyüzlü ahlakınıza karşı "Regl kanından değil, katledilen kadınların kanından utanın!" yazılı pedlerimizi dağıttık.
Özgür Meclis'te ve 12 Nisan mitinginde iç güvenlik torbanızı büzdük.
Dünya Seks İşçileri Günü'nde seks işçilerinin yaşadığı hak ihlallerini dile getirdik.
8 Mart'ta okul, devlet, aile, sevgili baskısına, heteronormatif masallarınıza karşı liseli, kadın, LBT özneler olarak alanlardaydık.
11 Mart'ta Berkin Elvan ve tüm katledilen arkadaşlarımız için ayaktaydık !
Toplumsal cinsiyet rollerinin şiddetine karşı Pembe Gün'de pembeler içinde sokaktaydık.
19 Nisanda Toplum Gönüllüleri Vakfı ile Ankara'da akran odaklı cinsel sağlık eğitimi gerçekleştirdik.
1 Mayıs'ta "Nerdesin Aşkım? 1 Mayıs'tayız Gardaş!" diye çağrı yaptık. Çünkü senin aktardığın gibi tek tip insanlar değiliz; "ayol" da deriz, "gardaş" da!
1 Mayıs'ta "Bugün Okullarınıza, Yarın Patronlarınıza Karşı Renklerimizle" ve "Ay, Ayol Her Yerdeyiz" diyerek alanlardaydık.
13 Mayıs'ta "Soma'yı Unutursak Renklerimiz Kararsın" diyerek Soma söyleşisini gerçekleştirdik.
17 Mayıs'ta ise "Sokaklar, liseler, kampüsler bu dünya bizimdir diyoruz!" sloganıyla homofobiye karşı direnmeye, ses çıkarmaya çağırdık. Hatta seni de çağırdık, özgürleş diye. Ama sen kendi nefret, tahakküm, baskı, şiddet kültürünün içinde öyle bir kaybolmuştun ki, bunu "sapkınlık" addettin ve nefretle karşıladın!
Ayrıca henüz plan aşamasında ama şimdiden haber uçuralım: Sadaka kültürüne inat dayanışma iftarı yapmayı planlıyoruz!
Hepimiz Sünni orucu tuttuğumuz için değil üstelik! Dostluğumuz ve yarattığımız dayanışma kültürü için yine Ankara sokaklarında birlikte olacağız.
Düşündüğünün aksine; Müslümanlık, Alevilik, Budizm, Şintoizm, ateizm, deizm, agnostisizm ve tüm diğer inanç/sızlık ve kimliklerimizle Liseli LGBTİ olarak heteroseksizme, nefrete, liselerdeki zorbalığa karşı mücadele ediyoruz.

Al bakalım, sen yorulma diye örgütümüzün bu seneki tüm eylemliliğini de özetledik. Daha ne yapalım?
El insaf ayol! 

Liseli LGBTİ Oluşumu